28 Ekim 2009 Çarşamba

Şeytanlar zincire vurulur!

MUSTAFA AYDIN
Efendimiz (sas) “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır. Cehennemin kapıları kapanır. Ramazan’da şeytanlar zincire vurulur.” buyuruyor.

(Buhari, Savm 5; Müslim, Sıyam 2)
Peki şeytanlar zincire vuruluyorsa, bu kadar insan Ramazan’larda niçin günahlar içinde bulunabiliyor? Cevabını hikmet ehli bir büyüğümüz sempatik anlatımıyla şöyle izah etmişti: “Bizim köyde köpekler vardır. Evin önündeki bahçeye geceleri salarız ki, hırsız uğursuz girdiğinde kovalasın diye... Gündüzleri de belli bir ip uzunluğu bırakıp bir kazığa bağlarız. Şimdi sen bahçeye gelsen normalde eve doğru yürüsen sana asla ulaşamaz. En fazla havlar durur. Ama sen gidip onun yanına yanaşsan, gitsen sürtünsen ne yapar! Tabii ki ısırır. Şimdiki insanlık da “zincir mesafesine” giriyor, bütün mesele de oradan çıkıyor!”

Ramazan fırsat ayı
Mekana değer veren, içinde bulunan eşya ve kişiler olduğu gibi zamana değer katan da, Allah’ın ona verdiği önem ve zamanda meydana gelen olaylardır. Bu anlamda Cenab-ı Hak kamerî ayların üçüne diğerlerinden daha fazla sevap kazanma imkanı koymuş ve zamanda diğerlerinden üstün tutmuştur. Bu aylara ‘üç aylar’ diyoruz. Üç ayların ilki Recep, ikincisi Şaban ayıydı. Bunları hakkını vererek veya veremeyerek geçirdik. Artık onları geri getirme imkanımız yok. Şimdi Ramazan’ın içindeyiz ve artık gafletle vakit kaybetme gibi bir lüksümüz olamaz. Rabb’imiz Kur’an’da, Efendimiz de (sas) hadislerinde bu aya özel bir önem vermişlerdir.

Kim bir nafile işlerse farz sevabı alır
O, içinde Kur’an’ın inmeye başladığı, müminlerin orucu, teravihi, fitre ve zekatıyla kulluk adına zirveye çıktığı, yardımlaşmanın diğer zamanlara göre daha fazla olduğu bir aydır.
Efendimiz’in “Selman benim aile halkımdandır” buyurduğu Selman-ı Farisî’nin rivayet ettiği, Ramazan ayıyla ilgili bir hadis vardır. Bu hadise göre Allah Rasulü (sas) Şaban ayının son gününde ashabını toplamış ve onlara önemli bilgiler içeren bir hutbe okumuştur. Ashabına şöyle seslenmiştir: “Ey İnsanlar! İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece Kadir Gecesi bulunan büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu öyle bir aydır ki, Allah onun gündüzlerinde oruç tutmayı farz; gecelerini de namazla ikâme etmeyi nâfile kılmıştır. Kim bu ay içinde bir ibadet veya iyilik yaparsa diğer aylarda bir farz işlemiş sevabı alır. Kim farz bir ibadet yaparsa, diğer aylarda yetmiş farz işlemiş sevabı alır. O, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennet olarak verilir. O, yardımlaşma ve dayanışma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artırılır. Her kim bu Ramazan ayında bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden azat olup kurtulmasına vesile olur. İftar ettirdiği kişinin sevabından hiç eksiltilmeden onun sevabı kadar da iftar yemeği verene yazılır.”
Allah Rasulü (sas) orucun ve oruçluyu iftara davet etmenin önemini bu şekilde anlatmaya devam ederken sahabiler, “Ey Allah’ın Rasulü, hepimiz iftar yemeği verecek güç ve zenginlikte değiliz.” dediler. Bunun üzerine Efendimiz sadece mükellef sofraların değil, fakir sofra sahiplerinin de karşılığını alacaklarını söyleyerek şöyle buyurdu: “Allah bu sevabı, bir hurma, bir yudum su ve bir miktar süt ile iftar yaptıranlara da verecektir.”

Bol bol tövbe edin
Bu soruya cevap verdikten sonra Peygamberimiz anlatmaya devam etti: “Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluştur. Bu ayda her kim hizmetçisine kolaylık sağlarsa Allah da onu bağışlar ve cehennemden azat eder. Bu ayda dört şeyi bolca yapın.
1. Kelime-i şehadeti çok söyleyin
2. Bol bol tevbe ve istiğfar edin
3. Allah’tan cenneti isteyin
4. Cehennemden Allah’a sığının. Kim oruçlu bir insana su verirse Allah ona benim havuzumdan öyle bir su içirecektir ki o, cennete gidinceye kadar asla bir daha susuzluk duymayacaktır.” (Münzirî, 2/94)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder